UBook
  yeni kullanıcı  
  şifrenizi unuttunuzmu?  

  • ana sayfa
  • kitap yükle
  • bize ulaşın
  • hakkımızda
  • sss
download app
  • Tüm kitaplar
  • Arkeoloji
  • Askeri
  • Bilim
  • Çizgi Roman
  • Çocuk kitapları
  • Destan
  • Din
  • Edebiyat
  • Eğitim
  • Felsefe
  • Günlük konular
  • Hobi
  • İş Dünyası
  • Kısa Hikayeler
  • Kültürel-Sosyal
  • Mimari
  • Oyun
  • Öz geçmiş
  • Roman
  • Politika
  • Sağlık
  • Sanat
  • Seyahat
  • Şiir
  • Tarih
  • Yemek ve İçecek
category
kitap hakkında bilgi

İki Yiğit

rateraterate

Ümit Yeşilyurt

basım yılı: 2010

dil: Türkçe

indirme sayısı: 8860 defa

yükleyen:

Bu kitabı yazmama tarih kitaplarımızda Moğol İmparatoru Aksak Timur diye geçen, Timur ile mirası günümüz Türkiye Cumhuriyetine kadar uzanan Osmanlı devleti padişahı Yıldırım Bayezid’ın 28 Temmuz 1402’de yaptığı Ankara savaşının koşulları ilham kaynağı oldu.
Tarih nedir diye kendimize sorarsak, gerçeklerin bir arada örülmesiyle geçmişte yaşanan olayların kayıtlarının ortaya çıkarılması diye cevaplayabiliriz. Bununla birlikte kayıtların eksik olması durumunda hayal gücü, ön yargılarımız ve sahibi olduğumuz değerler gerçeklerin bıraktığı boşlukları dolduruyor.
Tarihi ön yargılarımıza örnek olarak Cengiz Han ile Emir Timur’un Türkiye tarihinde nasıl bilindiğini örnek verebiliriz. Moğol olan, Moğol dilini konuşan, şaman dinini benimsemiş Cengiz Han hükmettiği insanlar arasında bazı Türk boylarının bulunmasından dolayı tarihimizde Türk hanı diye geçiyor. Diğer taraftan Türk dilini konuşmayı yeğlemiş ve Türkleşmiş Moğolların bazı Türklerle karışmasından oluşan Barlas boyundan gelen müslüman Emir Timur, Osmanlı sultanı Yıldırım Bayezid’ın ordusunu yok ettiği ve Osmanlıların büyümesini yavaşlattığı için tarihimizde Moğol imparatoru olarak geçiyor.
Bu iddiaları yaparken Timur’un soyunda Moğol kanı olma olasılığının yüksek olduğunu bilmekte fayda var.
22 Haziran 1941’de Özbek Türklerinin tüm protestosuna rağmen Sovyet arkeolog Mikhail Gerasimov Timur’un üzerinde Arapça karakterlerle “Beni kaldırırsanız tüm dünya titreyecek” yazılı mezarını açtı. Mezarda zamanı için iri denilebilecek sağ ayağında ve sağ kolunda sakatlık bulunan büyük elmacık kemikli Timur’un iskeleti ortaya çıkarıldı. Mezar 1942’de bir müslüman cenaze töreninden sonra kapatıldı.
Mezar açma ve kapama sırasında belki bazılarımızın tesadüf bazılarımızın da Timur’un laneti olarak açıklayacağı bir takım önemli olaylar gerçekleşti.
Gerasimov’un Timur’un mezarını açmasının üzerinden saatler geçmeden tüm dünya Hitler’in Rusya’yı istila ettiğini öğrendi. Yine mezarın kapatılmasının arkasından çok uzun bir süre geçmeden Almanlar Stalingrad’da teslim oldu.
Timur’un aslı hakkında iddialarda bulunurken Sultan Yıldırım Bayezid’ın annesinin bir Bizans prensesi olduğunu ve ondan önce ve sonra Osmanlı tahtında oturan bir çok sultanın annesinin Türk kanı taşımadığını hatırlatmakta fayda var.
Bununla beraber Timur’un Moğol özellikleri taşımasının yada Osmanlı hanedanlarının annelerinin yabancı uluslardan seçilmesinin pek bir önemi yok aslında. Çünkü Türklük bir ırksal yada soy özelliği olmaktan çok bir ruh halini, bir davranış biçimini ve dilini temsil ediyor aslında.
Orta Asyada gezerken saç rengi genellikle koyu olmakla beraber aralarında sarışınlarında olduğu, çekik gözlü insanlardan mavi yada gri gözlü insanlara kadar Türk olduğunu iddia eden bir çok insanla karşılaştım. Aynı şeyleri Türkiye’deki insanlar için de söylemek mümkün. Dolayısı ile Türklüğün tanımında bu ruh halinin çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Timur ve Bayezid’ın kişiliklerini araştırırken çok sayıda tarihçinin Timur ve Bayezid hakkında yazılarına başvurmakla beraber özellikle Bayezid konusunda o zamandan kalan güvenilir bilgileri bulmakta zorlandım. Timur konusunda ise birbirinden çok farklı yorumlarla karşılaştım. Yazanların Timur hakkındaki ön yargılarına bakarak çok değişik sonuçlar ortaya çıkarmak mümkün.
Ön yargıları ber teraf etmek için daha az taraflı olduğunu düşündüğüm ve görgü tanıkları tarafından yazılan kaynaklara ağırlık verdim. Bunlar arasında Timur’un yanında uzun süre konaklayan İspanyol elçisi Ruy Gonzales de Clavijo’nun anı notları ve Özbekistan Cumhuriyeti tarafından resmen doğru kabul edilen fakat başka kaynakların doğruluğuna şüphe ile baktığı, Timur’un yazdırdığı Mülfüzat ve Tüzükat kayıtları önemli yer alıyor.
Bununla beraber bu tür kaynaklardan yeterince bilgi toplamak mümkün değil. Kaynakları zenginleştirmek amacıyla dokuz yaşlarındayken Timur’un ordusunun Şam’ı 1401 senesinde yakıp yıkmasına şahit olan, annesi ve kardeşleri ile Semerkant’a esir olarak götürülen ve yazdıklarında Timur’dan nefret ettiği hemen belli olan Ahmet İbni Arabşah’ın notlarından ve Timur’a hayranlığıyla bilinen İran asıllı Yezdi’li Şerafettin Ali’nin Zafername isimli notlarından karşılaştırmalar yapmak amacıyla faydalandım. Timur’un Suriye seferi sırasında kendisiyle karşılaşma olanağı bulan ve Timur ile konuşmalarını ve izlenimlerini notlarına aktaran Cezayirli tarihçi İbni Haldun’un notlarından faydalandım. Önce Niğboludaki haçlı savaşı sırasında Bayezid’a esir olan Ankara savaşı sırasında ise Timur’a esir düşen ve sonra kaçıp vatanına dönmeyi başaran Bavaryalı Johann Shiltberger’in notlarından abartıları ve onüçüncü yüzyıl sonları civarında Selçuk’ta doğan, Yunanlı Michael Doukas’ın notlarından ön yargıları yüzünden temkinli olarak faydalandım. Zamanın gerçek konumunu yaratabilmek için çok sayıda eski gezginin notlarını araştırdım. Türkçe güvenilir kaynak bulmakta zorlandığım için çoğu Farsça ve Arapça kaynaklı yazıların İngilizce tercümelerinden ağırlıkla yararlandım. Dolayısı ile bir çok yazışma ve mektup Türkçe’ye daha evvel çevrilmiş tercümeleri yerine benim tercümelerimle bu kitapta yer alıyor.
Burada ilginç olan gözlem Arabşah’ın Timur hakkındaki notlarının eleştirmeye gelince oldukça kısa kalması.
Arabşah Timur’u gözü dönmüş şeytana, üç kağıtçıya, yılana benzetmekle yetiniyor çoğu kere. Ama iş Timur’un karakterini anlatmaya gelince konuya “Timur’un karakterinin ve doğasının harika hediyeleri” isimli bir başlık koyuyor. Daha da önemlisi bu sayfalarda Timur için neler dediği.
Arabşah Timur’dan nefret etmesine rağmen onun fiziksel ve kişisel özelliklerine hayranlığını da gizleyemiyor. Bir yılı aşkın Hindistan seferine üç sayfa ayıran Arabşah Timur’un karakterini anlatmaya yaklaşık kırk sayfa ayırıyor. İşte bu notlardan kısa bir alıntı;
‘Mükemmel bir fiziği vardı. Ne servet kendisini mutlu eder nede yoksulluk kendisini üzerdi. Yanında müstehçen konuşmaların yapılmasını, talan, katliam ve tecavüzden bahsedilmesini sevmezdi. Ölümden korkmazdı. Yetmiş yaşına geldiği halde zihni açık, vücudu sağlamdı. Sert bir kaya gibi güçlü ve korkusuzdu. Bir bakışta konuyu anlardı. Ne karmaşık düzmece hikayeler nede övgüler gözünü boyardı. Gerçek ile hikaye arasındaki farkı hemen anlardı. Av için eğitilmiş bir şahin gibi yalan söyleyenle gerçeği söyleyen arasındaki farkı zekası ile hemen ortaya çıkarırdı. Yalandan yapmacıktan hoşlanmazdı. En acı haliyle bile sadece gerçek hoşuna giderdi. Fikirleriyle parlayan bir yıldıza benzerdi. Güçlü ve korkusuz ruhu ile insanlarda hayranlık ve itaat hissi uyandırırdı. Cesur ve yiğit askerleri severdi. Bu askerlerle korkunun kapılarını düşmanlarına açardı. İnsanları aslanlar gibi parçalar, dağları ters döndürürdü. Plan yapmada kusursuzdu, talihi hep kendisinden yana oldu. Amacı hep belirli idi. İşlerinde hep dürüsttü.’

Yazarın özgeçmişi

Ümit Yeşilyurt 1966 yılında İstanbul'da doğdu. İTÜ Uçak ve Makina mühendisliklerinde lisans ve üst lisans eğitimi yaptıktan sonra doktora tez çalışmasını yarıda bırakıp özel iş dünyasına katıldı. Tarih ve arkeoloji konularına büyük ilgi duyan Ümit eşiyle beraber yurt dışında yaşamaktadır.

Yorum yapın ve not verin

Kitap hakkında yorum yapmak ve not vermek için önce üye girişi yapın

lbpymlqh

2013-09-18 03:09:12

Akıcı üslubu Sürükleyici bir kitap

lbpymlqh

2013-02-24 09:02:14

Süper

Sayfa: 1

Bir önceki sayfaya dönüş

category
footerKullanma Koşulları
© sanal-kitap.com Tüm hakları saklıdır.
Tasarımı Yapan MAD studio.